İtibar ve Saygınlık

İtibar ve Saygınlık

Sevilme rüşvetinden çıkıp itibar ve saygı görmek, olduğun gibi olup çekinmeden kendini ifade ettiğinde, seviliyor muyum sevilmiyor muyum endişesini bıraktığında kalan, hep orada olan hakikattir. Ruhumuz sevilmekten çok itibar, izzet, şan ve yücelik üzerine  kurulmuştur. Varlığımıza karşı bu saygının davranışlar, sözler, bakışlar ve düşünceler ile karşımızda vücut bulmasını isteriz Sevsin sevmesin bir kenara bıraktığımızda itibarı alanımızda açığa çıkardığımızda ruhun doğal isteğinin bu olduğunu görürüz.
Yoga, Budizm gibi felsefeler varlığa karşı saygınlık, itibar, görülme, onurlanma, kutsama gibi saygınlık farkındalığı üzerinde çalışır. Bu, içinde doğal, samimi bir sevgi bulunan saygınlık olmalıdır. Duyulan saygınlık çoğu kez çıkar barındırır bu yüzden saygınlık farkındalığı önemlidir. Bizler kültürümüz gereği genelde birbirimize ya da küçüklere değil, hep büyüklere saygı bilgisiyle büyütüldük. 

İtibarını sarsan bir etkiye karşı irade göstermek için ruhun izzeti ve şanı bilgisiyle çalışmalıdır. Bu öyle bir değerdir ki kendi doğası gereği öyle yüksek bir itibara sahiptir ki ne bir başkasının gözüyle ne söylediği bir şey ile ister övsün ister yersin hiçbir şey ile düşmez ya da artmaz bir itibardır. Şayet ona bakan gözlerin itibarın gözlerinden değil de kırılmış prizmadan olursa sen çeperinde hangi renkteysen orda gördüklerin senin ihtiyacın olanlar, senin layık olduklarındır. Kişi orada bu şekilde kendine bakmaya devam ederse orda kalır. Varlığın tüm renkleriyle istişare eder. Oysa içerde bulunan itibarın gözünden baktığında ne varlıkla övünür ne de yerinirsin. Yaradılıştan gelen bir temel özellik olarak itibarı deneyimlersin. Eğer içerde savaş varsa hala savaşa ihtiyaç vardır. Aslolan tüm bunlarla gündem oluşturmayan zihin halidir. 

İtibarını sarsan bir etki karşısında doğal ve basitçe ruhun itibarının gözünden kendine baktığında karşındakine yüz çevirebilir, görmezden gelebilirsin. Yüz göz olunmuş ise seçimlerine saygı duyulmuyorsa, orada kendinle ilgili geliştirdiğin algıda çok büyük bir değişim yapmalısın.

Birilerinin hürmet ettiği, itibar ettiği bir kişi olmak; ruhun itibarını geri vermek kendini gerçekleştirmektir. Ancak böyle birisine başkaları gelip danışır, itibar eder, düşüncelerini sorar. 

Ruhun izzetini taşımanın nasıl olduğunu, saygı ve itibarın ne olduğunu bizlere çocukken mutlaka gösteren bir rehber olmuştur. Dünyaya geldiğinde karşılaştığın bir çift göz “size bakan ve hoş geldin” diyen bu dünyanın güvenli olduğunu bildiren bu izzete sahip o bir çift göz sana örnek olur, o senin gerçek ruh ailenin bir üyesidir. O gözleri gördüğünde ona güvenir, onu takip edersin. Onu tanırsın.

Gerçek itibar ruhsal erdem ve faziletlerin bulunduğu yerdir. Oysa insan statü, başarı, mesleki kazanımlar, para vb. gibi şeyler olarak algılamıştır. Saygınlık ise değerinin fark edilmesi halidir. Değer yaradılış gereği zaten vardır. Bir başkasının yaklaşımları ile değişmez, sabittir, ancak bunu görebilme halimiz gelişir. 

Ruha ait tüm özellikler ayrı ayrı birer değerdir. Zihnin oyunları ortadan kalktığında öz olana ulaştığında saygıda, itibarda aslında ordadır. İllüzyon ortadan kalkar ve zaten var olan sabit hakikattir, orda itibarı ve saygınlığı görürsün. Onu görmemizi engelleyen haller, suni değerlerimiz var bizler bunlara bakmalıyız. Dış dünyaya bu itibarın gözleriyle bakan halini yansıttığında dışardan da aynı itibarı yansıtarak görürsün. Bu itibar açığa çıktığında birinci derece yakınlarınla bile aranda mesafe oluşur. Özerklik açığa çıkar. Artık ayrı bir cumhuriyetsindir. İklimin, coğrafyan, bayrağın ayrıdır. Kişiler oraya erişemediğinde mevcut değer algıları ile yükseklerdeki seni aşağıya çekip durumu eşitlemeye çalışırlar. İşte başarı bu hamlelerde etkilenmezlik alanına geçmek için bir irade gerçekleştirmektir.

Ruhsal itibarın açığa çıkması ile kolay bir şekilde hayatta kalabilirsin. Çabasız, savaşsız bir şekilde. O saygıyı, itibarı sende gören kişi seninle iş yapmak ister ve sen hayatta kalmayı kolaylaştırırsın, hatta bu kişilerin soyundan gelen kişilerde soylu olur. Bu para ile kazanılmış soyluluk değildir. Zorbalıkla, tehditle, öfke ile korkutarak alınan itibar suni itibardır. Özden gelen, ruhun erdemlerinden gelen doğal saygıda korku olmaz, içinde tehdit barındırmaz. Sadece doğal bir çekinme hali meydana getirebilir.

Ruhun erdemleri: kibarlık, olgunluk, sessiz ve yerli yerinde konuşan, dedikodu yapmayan, sözsüzde anlatabilen, sözü senet olan, asaletli, özünde cinsiyetsiz, özerk, saygılı, tek başınalık, nur ile dolu olup paylaşan ve azalmayan….

 

Fatma Meryem Suna

 

Diğer Sohbetler

Dört Element

Dört Element

Su, Ateş, Toprak ve Hava, evrenin yönetici kuvvetleridir ve tüm canlıların varoluşu bu dört temel element üzere gerçekleşir. Bunlardan birinin ya da birka&ccedi ..Devamı

Mahremiyet: Eve Dönüş Bileti

Mahremiyet: Eve Dönüş Bileti

Mahremiyet sözcüğü Türkçeye "gizlilik" olarak çevrilir, ancak bu kavramın toplumsal kullanımı gerçek anlamını yansıtmamaktad ..Devamı

'Belirsizliğin aşılması gereken bir problem haline gelmesi' problemi

'Belirsizliğin aşılması gereken bir problem haline gelmesi' problemi

Belirsizlik, bir durumun karşısında karşılacağımız sonucun kesi ..Devamı

Dua Etmek

Dua Etmek

Dua, her insanın geliştirmesi gereken bir özelliktir. Dua bütün kadim öğretilerin, aydınlanmaların temelidir. Dua etmek bir beceridir, bir sanattır. Doğru cümlelerle, ..Devamı