'Belirsizliğin aşılması gereken bir problem haline gelmesi' problemi

'Belirsizliğin aşılması gereken bir problem haline gelmesi' problemi

Belirsizlik, bir durumun karşısında karşılacağımız sonucun kesin olarak bilinmemesi durumunu ifade eder. Değişken koşullar, gelecekteki olayların öngörülemezliği ile sonuçları tahmin edememektir. Belirsizlik keşfe açılmak için fırsatken, güven eksikliği olduğunda ise aşırı kaygılanmaya ve belirsizliğin kendisinin aşılması gereken problem haline gelmesi problemine dönüşmektedir. Yaşam, akışkan, sürekli, değişken ve belirsizdir ve belirsizliğin içinde yatan potansiyel kuvvetleri görebilmek ancak derin ve kalıcı bir güvenle mümkündür. 

Belirsizliği aşmak, kalıcı tahmin edilebilirlik demektir ve yaşamda ihtiyaç duyduğumuz güveni bu sezgi merkezli doğamız oluşturur. Belirsizlik ile başa çıkacak donanıma sahip olmadığımız düşüncesi öngörü ve sezgisel doğamızı reddetmek anlamına gelir ve bu düşünce beraberinde sıklıkla başarısızlık -yetersizlik algısını getirir.  Buna bağlı olarak belirsizlikle karşılaştığımızda yeni bir olasılığı karşılamak ya da bilinmeyeni keşfetmek değil, doğrudan başaramamak hatırlanır ve enerjimiz bilinçsizce belirsizliğin kendisi ile mücadeleye dönüşür, bunun sonucunda  yaşam enerjimizi verimsiz kullanmış oluruz.

Belirsizlik esasında içinde barındırdığı sonsuz olasılıklarla bilinmeyeni bilinir kılmaya kendini gebe bırakmıştır. Kusursuz ve sağlıklı bir doğum için bir sürece ihtiyaç olduğunu bize göstermektedir. Varoluşun belirsizlik seyrinde farkındalık ve manevi bağlılık yoluyla bilinmeyenin gerilimini ortadan kaldıracak gerçek bir güven bulmak mümkündür. Güven, inancı içine alan ve inancın ötesine geçen bir içsel durumdur.  Güven tohumları önce inançla atılır ve aslında bu ikisi aynı şeydir.  İnanç belli bir olgunluğa eriştiğinde adı “iman” olur.

İnanç, kendini gerçekleştirme yolculuğu için kritik öneme sahiptir, çünkü değer verdiğimiz bir nihai hedefimiz yoksa veya kendi gücümüze ve bunu başarma yeteneğimize olan inancımız zayıfsa yaşam yolumuzda ilerlememiz mümkün değildir. İnanç derinleştirir ve bize eski sınırlarımızın ötesine geçme cesareti verir. İnanç sayesinde dağılan şüphe bulutları daha berrak bir görüş sunar, hissettiklerimizi daha fazla hissetmek için kendimize izin vermeye başlarız. Bilgelik gerçeğine ve ruhsal aydınlanma vizyonuna olan inanç ne kadar güçlü olursa doğası gereği, bizim onu gerçekleştirebileceğimize olan inancımızda o kadar güçlü olur. 

İnanmanın ve inancı derinleştirmenin tüm hareketi içe doğrudur; kendimize giderek daha fazla güvenmeye, kendi akıl ve kalp birliği içindeki anlayışa ve sevgiye giderek daha fazla çekilmeye başlarız.  İnancın bilinç üzerinde olan etkisi çok büyüktür, zihne berraklık ve enerji verir.  İnanç sahip olduğumuz bir  manevi güçtür, bilinenden bilinmeyene doğru ilerlememizi sağlayan, bizi korkulardan uzaklaştıran ve güvene taşıyan inançtır.

 

Diğer Sohbetler

Dua Etmek

Dua Etmek

Dua, her insanın geliştirmesi gereken bir özelliktir. Dua bütün kadim öğretilerin, aydınlanmaların temelidir. Dua etmek bir beceridir, bir sanattır. Doğru cümlelerle, ..Devamı

İtibar ve Saygınlık

İtibar ve Saygınlık

Sevilme rüşvetinden çıkıp itibar ve saygı görmek, olduğun gibi olup çekinmeden kendini ifade ettiğinde, seviliyor muyum sevilmiyor muyum endişesini bıraktığında k ..Devamı

Dört Element

Dört Element

Su, Ateş, Toprak ve Hava, evrenin yönetici kuvvetleridir ve tüm canlıların varoluşu bu dört temel element üzere gerçekleşir. Bunlardan birinin ya da birka&ccedi ..Devamı

Mahremiyet: Eve Dönüş Bileti

Mahremiyet: Eve Dönüş Bileti

Mahremiyet sözcüğü Türkçeye "gizlilik" olarak çevrilir, ancak bu kavramın toplumsal kullanımı gerçek anlamını yansıtmamaktad ..Devamı