Belirsizliğin yoğunlaştığı zamanlarda, hem maddi hem de manevi ihtiyaçları karşılamak giderek zorlaşır. Bu zorluk, stresin hem bedende hem de zihinde birikmesine neden olur. Sürekli stres altında olan bir beden, duyguları hissedemez hale gelir; fiziksel ağrılar artar ve düşünceler bulanıklaşır. Zaman adeta verimsizce akıp giderken, gelecekteki sorunları şimdiden yüklenme çabasıyla mevcut stresi dahada artırırız ya da bu sorunları görmezden gelerek kendimizi oyalamaya çalışırız. Ancak bu döngüden çıkmak, ruhsal zeka ve psikolojik dayanıklılık gerektirir.

Bilgelik, ruhsal zeka ile açığa çıkar ve değişen dünya koşulları ne olursa olsun merkezinde kalabileceğin bir yol olduğunu söyler. Bir çok kadim öğreti farklı yollardan kendini bilmeye erişmiştir. 

“Kendini bilmek; doğana ait herhangi bir parçanı reddetmeden ve abartmadan tüm parçaların parça değerini görüp tanıyarak, kendinle kurduğun nitelikli ilişkidir. Kim olduğun sorusunun yanıtı, çok yönlülüğünün keşfinde ve bu keşfin tanıklığında yatar.”

                         Fatma Meryem Suna  

Öz’e Erim Öğretisi ile insanın bilgelik yolundaki ihtiyaçlarına eksiksiz yanıt verir. İnsandaki ruhsal zekayı uyandırarak varoluşsal bütünlüğünü sağlar; oluşturduğu hedef odaklı, etkin zamanlı yol haritası ile kişiye doğru istikameti verir.